Babam İlhami Uyanık anısına
Çocukluktan beri masal yerine opera hikayeleri dinleyerek büyüdüm; sanırım 6 yaşlarındaydım ve pek çok çocuğun hayal bile edemeyeceği bir şekilde o anlatılan masalların içine girebiliyordum.
Kocaman bir meydan; üzeri tuhaf büyüklükte metallerin birleşimiyle gizemli açıl susam açıl gibi karşımda duran o inanılmaz yapı.
Ellerim babamın elinde minicik.
Annelerin yanında olan diğer çocuklardan farklı ben babamlayım usluyum ki beni de yanında götürebiliyor.
Koridorlardan geçiyoruz değişik kokular geliyor burnuma ki hala zihnimin bir köşesinde bekliyorlar. Normal insanlardan farklı bir çok yüz görüyorum bazısı başlıklı bazıları korkunç. Birisi sarılıp kucağına oturtuyor beni . Gökşen abi diyor babam merhaba de. Hem korkuyorum hem merakla inceliyorum. Yüzüne çil yapmama izin veriyor. Çok eğlenceli. Hadi diyor babam benim de hazırlanmam gerek. Yürüyoruz birlikte.
Yana açılan bir kapıdan ooooo aman yarabbi dediğim binlerce ampulle aydınlanan bir yere çıkıyoruz. Sinek kadar ufağım ve masalın içindeyim… Sonradan anlıyorum ki henüz daha içinde diilmişim o sadece bir ucuymuş.
Ceketli bir amcaya teslim ediyor babam. Öylece kenarda bekliyorum.
Başımı kaldırdıkça her yer kum gibi insan kaynıyor. Tepedeki ışıklar küçülürken
- hadi diyor ceketli adam
- şurası boş burada otur ve hiç kalkma sonra ben seni gelip alacağım.
Kalbim çıkıcak ellerim terliyor bordo perdeler apartman büyüklüğünde yerlere kadar.
Loş bir aydınlık fısıltılar ve hepsini bastıran ve ne çaldığını anlamadığım bir müzik. Geniş bir çukurdan çıkmaya çalışıyor gibiler sonrasında olacakların uğultusu gibi her yeri sarıp sarmalıyor hiç bitmesin ayaklarım yerden kesilsin öylece.. Hooop karanlık ve yuvarlak bir ışık… Ne güzel ay gibi ama istediği yeri ay haline getirebiliyor kim yapıyorsa bunu o da çok sihirli biri sanırım.
Ben de alkışlıyorum herkesle birlikte niye bilmiyorum biri geliyor sanırım siyah ceketi var beyaz gömlek de oysa hiç bişey yapmadı ne gerek var bunca alkışa anlamadım.
Belki karanlıktan korkmasın yürürken dikkat etsin diyedir.
O çukurdaki sesler sıraya girmiş gibi şimdi bir incecik sopanın üzerinde o nereyi gösterirse orada yankılanıyor gibiler. Hepsini görmek istiyorum kim o sesler, nasıllar kimler çıkartıyor neyle nasıl oluyor herşey diye düşünürken…
Hazine sandığının kapısı aralanır gibi aralanıyor bordo perde. Onunla beraber ben de havalanıyorum parfüm kokuları notalara ekleniyor ışıl ışıl yanan bir aralık oluşuyor içerden.. Kahkahalar sesleri kokular insanları sarmalıyor. Karanlık susuveriyor birden . Yüzlerce çift göz, katlanarak açılan perdeden sallanarak ve bilinen dünyayla o bilinmeyenin kesiştiği incecik sınırda bir saat belki de bir ömür asılı kalıveriyor….
İnsanın teninden içeri geçen ve zihninin kıvrımlarında filizlenen her anı çağıldayarak bir yenisine iki eskisine ve yepyeni yazılacak olanlara evriliyor.
Biliyorum ki yaşadıkça ve çabaladıkça her dakikamda babamın o sımsıkı tutan elleri her duvarda söylediği partiler bir yanımda onun jestleri bir askıda taktığı şapka duracak.
“AKM “ kendi tarihinin rengarenk yankıları ve yeninin ışıltılı kalabalığı ile durmaksızın SANAT için atacak bir kalp olacak.
Özlem Abacı
( Babam İlhami Uyanık anısına)
Temmuz 2021
コメント