top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıA7 Kitap

GÜZELLEŞMEK İÇİN ÖLMEK


Yazan: Murat Erdin



Tarih boyunca kadınlar güzel görünmek için akıl almaz şeyler yaptılar. Dudaklarını daha kırmızı göstermek için iğne batırıp kanatanlar, küçük ayaklı görünebilmek uğruna kendi ayağından 3-4 numara küçük ayakkabıyla dolaşanlar, zayıflamak için her yemekten sonra kendini zorla kusturanlar kimseyi şaşırtmazdı. Bütün gün tarlada çalışan köylüler güneşten bronzlaşıp zamanla kapkara olurken soylular doğal olarak bembeyaz olurdu. Kozmetik ürünleri çıkmadan önce, Avrupalı kadınlar her soylu gibi bembeyaz görünebilmek için yüzlerine “kurşun” sürerlerdi. Makyaj demek, kurşun bazlı ürünler demekti. 1920’lere kadar yüzü bembeyaz yapan kurşun bazlı pudra ve losyonlar çok kullanılıyordu. Bununla birlikte kurşunun öldürücü olduğu zamanla anlaşıldı. Bir kadının zehirlenip ölecek kadar kurşuna maruz kalması yıllar alıyordu. Baş ağrıları, iştahsızlık ve kansızlık gibi göstergeler ortaya çıktığında, yıllarca bembeyaz bir yüze sahip olmak için kurşun kullanmış olan kadın çoktan ölümcül derecede zehirlenmiş oluyordu.


1760 yılında güzelliği ve porselen gibi cildiyle ünlü bir kadın, Maria Gunning, kurşun zehirlenmesinin bilinen ilk kurbanı oldu. 1878’de ise makyaj malzemeleri satan Madam Rachel, kurşun zehirlenmesinden hayatını kaybetti. Kozmetik ürünlerinin çoğalması ve kurşunun öldürücü etkisinin kanıtlanmasıyla kadınlar kurşundan kurtuldu. Ama erkeklerin acımasız kurşunları öldürüyor şimdi onları.


Daha güzel görünmek yahut kusurlarını örtmek uğruna başka kadınlar da öldüler. Bellerine korse takan kadınlar, ince ve uzun görünmenin çaresini bulmuş gibiydi. Onları dehşete düşüren sarkmalar ve istenmeyen taşmalar, demirden veya deriden yapılmış korselerle başarıyla gizleniyordu. 1830’lu yıllardan itibaren, yani klasik dönemde yaygınlaşan korse giyme alışkanlığı âdeta kadın bedenini ehlileştiriyordu. Korse giyen kadınlar ince belin cinsel çekiciliği artırdığını düşünüyordu. Rönesans döneminde İtalya’daki Medici Ailesi’nden bir düşes, hayatı boyunca demir korse giyerek bel ölçüsünü 33 santimde tutmayı başarmıştı. Korse bir kadın için o kadar vazgeçilmezdi ki İngiltere’de Victoria döneminde ‘korse sergileri’ açılıyor ve her renk ve bedenden korseler alıcı buluyordu.


Ama korse kullanımı kadınlara fiziksel ve psikolojik zararlar vermeye başladı. Bazı kadınlar korseyi o kadar sıkıyordu ki göğüsleri, kaburgaları, omurgası ve karaciğeri zarar görüyordu. Hamilelik döneminde bile korseden vazgeçmeyen kadınlar yüzünden ölü doğumlar yaşanıyordu. Dar korseler kaçınılmaz olarak nefes almayı bile zorlaştırıyordu. Sahnede kadın taklidi yapan ünlü bir tiyatrocu, Joseph Hennella, 1912 yılında bağcıklarla sıkılmış korsesinin yaptığı baskıdan ötürü bir anda sahneye yığıldı ve bir süre sonra hayatını kaybetti. 1913 yılında ise çelik korsesinden fırlayan iki çelik parça bir kadının karnına saplandı. Talihsiz kadın hastaneye götürülene kadar yaşamını yitirdi. Korse kullanımı giderek demode oldu ve tamamen olmasa da büyük oranda ortadan kalktı. Demirden yapılmış korselerin artık hiç üretilmediğini kesin olarak söyleyebiliriz.


Kadınların “kendilerine benzememek” uğruna gösterdikleri çabanın farklı yöntemlerle devam ediyor olması da kesin olarak söyleyebileceğimiz bir başka şey.


80 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page