top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıA7 Kitap

Hayatın Anatomisi / Atila Yüksel

İnsan hayatı bir roman gibi. Olaylar, mekanlar, karakterler ve zamandan müteşekkil bir dönüşüm yolculuğu.



Mekân, karakterler ve zaman farklı olsa da, hayatta içerik hep aynı...


İnsan hayatı bir roman gibi. Olaylar, mekanlar, karakterler ve zamandan müteşekkil bir dönüşüm yolculuğu.


Ergenlik, gençlik... Kendini ilk başlarda bilmez insan, genelde naiftir. Bir ölümsüzlük saflığı içinde “bana bir şey olmaz” edasında yaşar. Hayatın geçici konforuna kendini kaptırır, çabuk alışır. Ahlaki ya da psikolojik zafiyetlerinin henüz hiç farkında değildir, çünkü içine bakmaya ne gücü ne isteği ne de zamanı vardır. Ama o kahramandır. Oysaki, her kahramanın bir zayıf yönü vardır ve hasımları illaki bu zayıf yöne saldıracaktır. Ve hep bir an gelir, bir olay olur kahramanımızı şöyle bir yoklar. Bu beklenmedik müdahale ona “Ne oluyoruz lan?” dedirtse de ilk hamle zelzele gibidir, hafiften sarsar.


Bu hamle ya gizemli bir hasımdandır ya da sahte dosttan. Kahramanımız genelde gizli hasmını ve sahte dostunu fark etmekte geç kalır. Oysa bu sahte dostla, mutsuzluktan beslenen hasmıyla tek taraflı güven temelli paylaştığı her an, fikir, bilgi, hatıra onun hayatını alt üst edecek olaylar zincirinin malzemesidir, başlangıcıdır.


Bu ilişkide baştan illaki bir şeyler yanlıştır ve kahramanımız bu yanlışın ne olduğunu hep sonradan öğrenir. Ama yanlışın ne olduğunu anında sezinlediğini kendine bir türlü itiraf edemez. O da bu çarpık ilişkiden beslenmektedir. Gizli düşmanına empati yerine sempati duymaya devam eder. Fark etmekte geç kaldığından neler döndüğünü anlamaz, inanamaz, inkâr eder; “Ben yanlış anladım herhalde” der, geçiştirir. Değişimde ve dönüşümde metamorfoz yaşar; neye dönüştürülmek istendiğini anlayacak vakti bile olmaz.


Peki olaylar insanın başına neden gelir? Sarsmak, dengesini kaybettirmek ve dönüştürmek için! Çocukluktan ergenliğe, ergenlikten liderliğe, kötümserlikten iyimserliğe, mağdurluktan zorbalığa, yenilgiden zafere, ya da mağduriyetten daha ağır mağduriyete…


Öğrenmesi gereken bir ders vardır ve bu dersi daha ilk zelzelede almayan kahramanımız artık depremin tek hedefidir.


Başına şu an ne gelmiş olsa da (ihanet, terk edilme, işten çıkarılma, parasız kalma, boşanma, evlenme vb.) kahramanımızın hayatında geçmişte olan bir olayın tesiri o eski olay bitmiş olsa da devam eder, sık sık gün yüzüne çıkar. Şimdiki olay geçmişteki olayın yarasını hedef almıştır, işte bundan dolayı kahramanımızın canı yanar. Anneden yenen tokat, babadan işitilen azar, okuldaki zorbadan yenilen dayak, sevdiği kıza açılamamak, diğerleri tarafından çocukken dışlanmak, hastalık ne dilersen hep bir geçmiş ve bu geçmişin kahramanın hayatında büyülü etkisi vardır.


Kahraman geçmişten birden fazla olayın etkisi altındadır ve hayatı esaret altındadır, değiştirmek arzusundadır ancak ne yapacağını bilmemektedir. Hayata ya esaretle ya köpük cesaretle devam eder gerçek kahraman olmadan önce tüm insanlar. Kahraman henüz cesur değildir, kendi hayatını ya da bir başkasının hayatını berbat edecek kadar ciddi bir bozukluk/zafiyetini (psikolojik ya da ahlaki) kabul etmemek için direnir de direnir.


İlk zelzeledeki “Kendine bir bak!” hatırlatmasını anlamaz.


Sonra ardı ardına tahrik edici olaylar başına gelmeye başlar. Hani geldi mi hepsi birden geliyor cinsinden. Sağlı, sollu tokatlar, tekmeler, ısırmalar, çimdiklemeler… Bu küçük hatırlatmalar önemlidir. Kahramanın kendine bir amaç bulmasına ve hareket etmesine sebep olan dışarıdan gelen bu olaylar kahramanın canına tak ettiğinde; ancak, kahraman öykünün başından itibaren yaşadığı krizi atlatması gerektiğini düşünmeye başlar. Hep bir olay başa gelmelidir ve gelecektir.


Yoksa kahraman;

Hayatta kalmak,

İntikam almak,

Savaşı kazanmak,

Keşfetmek,

Suçluyu yakalamak,

Gerçeği bulmak,

Sevilmek,

Adalet ve özgürlük getirmek,

Ülkeyi korumak,

Dünyayı kurtarmak…

İçin harekete geçmez.

Ama hayat bir senaryo gibi işte...


Tam da bu naif süper kahraman işe koyulacakken, amacına ulaşmasını engellemeye çalışan hasımlar saklandıkları gölgelerden yavaş yavaş çıkmaya başlarlar. Darboğazlar denizine girmiştir. Hasımları buzdağı gibidir, üstte görünen başka altta olan ise bambaşka. Süper kahramanımız hasmıyla karşılaştığında, temas ettiğinde ve zaman biraz ilerlediğinde gerçekte başka, daha güçlü ve bilinmeyen bir hasmın kendisine saldırdığını keşfeder. Buradaki gizli hasmın kahramana dost olarak görünen, ondan işine geldiği gibi istifade eden dostu, arkadaşı, kankası olması muhtemeldir.


Kahramanın kafasına taş düşmüştür ama nafile. Artık ya teslim olma ya savaşma aşamasındadır. Teslim olursa öykü biter.


Ancak kahramanımız her zaman biraz salaktır, süper güçleri olduğunu düşünmektedir. Aşarım ben bunu der ve vites yükseltir. Hasmını, hasmının ilişkilerini ve güçlerini önce hafife alır. Hasmının zayıf yönlerini öğrenmek için deli divane olan kahramanımız kendi zayıf yönüne bakmamaya yeminlidir. Hasmının kendinden zayıf olduğuna çok inanmak ister. Ayrıca birileri bu yanlışı görmeli ve ona yardım etmelidir. Taraftar arar, derdini dili döndüğünce diğerlerine, daha fazla insana inatla anlatmaya başlar. Ancak, dinler görünen çoktur.


Kahramanımız hiçbir zaman beklediği desteği bulamaz. Kapılar yüzüne tek tek kapanır. Tek başına olduğunu anlar, iyi bir plan yapmalıdır. Ancak plan yapma işinde yenidir. Çabuk sonuç alacağını düşünür. Unuttuğu bir gerçek vardır. O henüz plan yapmaya başlamışken hasmının planı çoktan devrededir ve adım adım uygulanmaktadır.


Kahramanımız artık savaşa hazır olduğunu zanneder, çok iyi düşündüğünü sandığı stratejisini uygulamaya başlar. Ancak, hamle sırasında rakip çok güçlüdür, o yüzden ilk hamlede kahraman her zaman kaybeder. Ümidini yitirir ve kazanmak için ahlak dışı adımlar atmayı bile dener. İşte tam bu sırada gerçek dostları kahramanın vicdanı olur. “Yapma”, “etme”, “bulaşma” diyerek çalıyı dolaşmasını önerirler. Kahramanın nevri dönmüş, gözünü kan bürümüştür. Diğerlerinin dostane uyarıları karşısında kendini haklı çıkaracak savunmalar yapar. Üzerine toz kondurmaz.


Kahraman yenilmiştir. Dibe batar. Bu yenilgi belirgindir. Kahraman yalnızlaşır. Dostları bir elekten geçercesine giderek azalır, en son bir ya da iki kötü gün dostu hatırını sormaya devam eder. Kahraman hayata küsmüştür, içine kapanır, depresyona girer. Yine teslim olma ya da savaşma anıdır. Teslim olursa öykü bir daha başa sarar.

Buldozer geçmiş olsa da üstünden “Yenilmek iyidir!” der. İlk defa daha kapsamlı düşünmeye başlar. Artık kaybedecek bir şeyi olmadığını, ölümden kurtarması gereken şeyler olduğunu fark eder. Hayatın, sorunun, sonsuz olmadığını ve her an sonlanacağını keşfeder. Korkusuzdur. Kendinde, içinde daha önce hiç fark etmediği bir şeyler keşfeder. Tek ihtiyacı kendisidir. Seçenekleri azalmıştır. Ama yine de kahramanımız yeni ve son kavgasına hazırdır.


İlk zelzeledeki kahramanla depremin sonundaki aynı kişi değildir. Dönüşüm başlamıştır. Son kapışmayı psikolojik seviyede yapar.


Kahramanımız hayata bakışını, ahlaki savlarını, arzularını hayatının geri kalan kısmında yapacaklarını gözden geçirmiştir, yeni kararlar almıştır. Telefonundaki listeye uzanır. Ona mutsuzluk verenleri teker teker listesinden siler. Çeki düzen verme zamanıdır.


Gerçek kahramanın kulağı deliktir, görünmez küpesi yerindedir.


Hayatı bir süreliğine dengeye gelir.


Ta ki öğrenmesi gereken yeni ders konusu görünmez öğretmen tarafından hayat yoluna atılana kadar.

147 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page