top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıA7 Kitap

Sosyal Medya ve Değişim Sancısı – Emre Erdal



Teknolojik gelişmeler hayatları, yaşam tarzlarını, değer yargılarını, alışılagelmiş düşünce kalıplarını, bakış açılarını kısaca her şeyi hızla değiştirmeye devam ediyor. Geleneksel medyaya alternatif olarak oluşmaya başlayan alternatif medya yapıları bireyler ve kültürler arası etkileşimi geçmişle kıyaslanamayacak ölçüde artırdı ve daha karmaşık bir biçime dönüştürdü. Günümüzde gelişen teknolojiyle birlikte cihazların kitlesel erişimi ve sosyal medyanın geniş kesimlerce kullanılması toplum ve bireylerin davranış ve değerlerine yön veriyor, ilişki biçimlerinde ve önceliklerde sarsıcı etki yaratıyor.

Sınırların ortadan kalktığı, dünyanın en ücra köşesinde neler olup bittiğinin farkında olmamızı sağlayan bu gelişmeler olumlu olduğu kadar toplum ve bireyler üzerinde olumsuz yansımalara da neden olabiliyor. Olumsuz etkilerin yansımaları özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha net görülebilir. Nitekim sosyal medyanın kullanımının en çok olduğu beş ülkeden dördü gelişmekte olan ülkeler kategorisinde, ülkemiz de sosyal medya kullanım sıralamasında Dünya üzerinde ilk beş içinde yer alıyor. Bu durum batı merkezli kültür rüzgarının bu toplumlarda kimlik bunalıma yol açıyor, öz kültürden uzaklaşıp ithal değerlerin özenildiği bir kavrayışa dönüşebiliyor.

Sosyal medya hayatın her alanında etkisini gösteriyor. Popüler kültürün etkisini bir yandan yaygınlaştırmakla beraber aynı zamanda nitelikten yoksun, özden ve içerikten çok hızlı tüketilen, keyifli zamanlar yaşatan kolaycılığa neden oluyor. Başarı kavramı zengin, geliştirici bilgilerden ziyade popüler ve aynı zamanda bayağı olan içeriklere atfediliyor. Kolayca hazırlanan niteliksiz işler kısa yoldan ünlü olma ve maddi getiri sağlama ideali olan bireyler için rol model haline gelebiliyor. Sözgelimi en çok izlenen videolara bakıldığında genellikle nitelikten yoksun eğlence tadında paylaşımlar olduğu görülebilir. Takipçi sayılarına bakıldığında da bu gerçek anlaşılabilir; popüler kültürün temsilcileri milyonlarca kişi tarafından takip edilirken, somut olarak önemli başarılara imza atmış, toplum için katkı yapan kişilere ilgili duyulmuyor. İrlanda’ lı yazar Bernard Shaw’ ın dediği gibi ‘İnsanların beynini yıkayan reklamlarla dolu ahmakça yayın yaparak 3 milyon pound kazanılabilir, insanlığın gelişimi için hayatını tehlikeye atanlar bir kenarda sürünüyor olabilir.’ Nitelikli olan değil, nitelikli görüntüsü verilen ödüllendiriliyor.

Günümüzde bir şeyin nasıl olduğundan ziyade nasıl göründüğü artık daha çok önemlidir. Özden çok şekil, nitelikten çok sunuş ön planda. Görselliğin neredeyse her şey olduğu vurgulanıyor. Bu durum hayatın her alanında görülebilir; bir yemeğin lezzeti kadar onun sunuş biçimi ve görselliği artık çok daha önemli. Midenin doyurulmasından önce gözün doyurulması gerekiyor.

Sosyal medyanın etki alanını artırması bireylerde beğenilme kaygısını ve kırılganlığı tetikliyor. Beğenilme ve takdir görme kaygısıyla endişeler artıyor; yapılan bir işten ya da bir başarıdan takdir görmek tabi ki bir insanı iyi hissettirebilir, bu doğal bir durumdur ancak sadece sosyal medyada içerikten yoksun görünüş temelinde bir beğeni ve takdir toplama çabası insanların önceliği durumuna gelebiliyor ve kendini olduğundan farklı göstermek veya ilgi duyduğu kişiler tarafından beğenilme tutkusu uzmanlarca da değerlendirildiği üzere depresyonu tetikleyici bir etkiye neden oluyor. Beğenilme kaygısı kimi zaman öyle bir endişe haline geliyor ki başkaları üzerinde olumlu izlenim bırakabilmek adına fotoğraflarda daha güzel görünmek için estetik operasyonlar yapılabiliyor. Bu noktada kozmetik ve estetik endüstrisinin pazarlama mesajlarıyla dış görünüm üzerinden mutluluk vaatleri işlerlik kazanmış oluyor.

Hayatını sosyal medya gösterileri üzerine kurgulayan kişilerin aidiyet sancısıyla kendilerini farklı göstermeye çalışması bir yanıyla da mutsuzluğa sebep oluyor ve hayata dair anlam kaybı yaşanmasını beraberinde getiriyor. Hızlanan dünyamızda anlam ve hakikat sorgulamaları yerine kaç beğeni aldım kaygısı daha ön plana çıkıyor. Anda yaşamak yerine geçmiş paylaşımların kimlere ulaştığı daha çok sorgulanıyor.

Teknoloji ve sosyal medyanın dış dünyada olup biteni takip etmekte önemli bir araç olduğunu ancak mevcut durumda insanlar arasında bir araç olmaktan çıkıp amaç haline geldiğini söyleyebiliriz. Araçların amaç olmadığı, yaşamların gösteri yerine anlamla dolduğu bilince ulaşmak dileğiyle. Guy Debord’ un muazzam eseri ‘Gösteri Toplumu’ kitabında belirttiği üzere; ‘Tersyüz edilmiş hakikatin maddi temellerinden kurtulmak; işte çağımızın kurtuluşu bundadır.’

107 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page